Ruhla Bedeni Birleştiren Noktamız: EPİFİZ
Arkadaşlar, bizim için gerçekten hayati öneme sahip bir bez hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
Epifiz bezi, beynimizin iki lobunun tam ortasında bulunan ve bezelye büyüklüğünde bir bezdir. Bu bez 3 farklı hormon salgılar;
– Melatonin
– Serotonin
– Dmt ( Ruh Molekülü)
Üçüncü göz de denen Epifiz bezinin, ruhla bedeni birleştiren ve bağlantısını yapan nokta olduğu bilinmektedir. Bu bez tamamen aktive olduğunda Yaratıcı bilince, koşulsuz sevgi ve birlik haline tam anlamıyla bağlanabiliriz.
Astral seyahat ile evren ve boyut değiştirmeden tutun da zaman yolculuğuna kadar şu anki bilgimizle bize imkansız gelen birçok paranormal olayı yapma imkanımız mevcut.
Peygamberler ve kadim öğretmenler bu bezin önemini çok iyi bildiklerinden özel bir önem vermişlerdir. Hz. İsa’nin ” Gerçek ışığı görebilmek için karanlıkta oturmalısınız” sözü ve Kur-an’in ve Hz.Muhammed’ in özellikle gece namazlarına verdikleri önemin sebebi, epifiz bezinin salgıladığı en önemli hormon olan Dmt’nin karanlıkta daha yoğun salgılanıyor olmasıdır.
Gece ibadetleri bu yüzden çok önemlidir. Ayrıca vücut aç kaldığında ve hamilelik döneminde de bu hormonun (Dmt) yoğun olarak salgılandığı gözlenmiştir.
Oruç tutmanın neden önemli olduğunu ve annelik içgüdüsünün neden bu kadar güçlü olduğunu siz takdir edersiniz artik.
Deniz seviyesinden yukarılarda da epifiz aktif hale gelmektedir ve asırlar boyunca bütün mabet ve manastırların yüksek yerlere yapılmasının sebebi budur.
Şimdi gelelim işin can alıcı noktasına.
Yüzyıllardır dünyayı yöneten güçler bu bezin önemini çok iyi bildiklerinden, bu bilgiyi insanlara unutturmak ve bu bezin çalışmasını engellemek için her şeyi yapmaktadırlar.
Bezin en büyük düşmanı hepinizin evlerindeki diş macunlarının içinde bulunan sodyum florür dur. Florür, epifiz bezinin kireçlenmesine ve işlevini tamamen yitirmesine yol açar. Normalde kulak memesi yumuşaklığında olan bez , florür yüzünden kemik gibi olur ve körelir.
Sodyum florür , diş macunlarının dışında içme ve kullanma sularında ayrıca bir çok gıda maddesinde de bulunur. İnsanların Yaradan ile bağlantısını kesmek için nasıl planlı bir çalışma yaptıklarını görüyor musunuz?
Epifiz bezini kullanamayan insan, her şeye boyun eğen, itiraz etmeyen biri haline gelerek, sistemin ve şer güçlerinin kölesi oluverir.
Öyle ki İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi ve Sovyet bilimadamları, kamptaki esirlerin su ve yemeklerine florür koyarak günden güne nasıl da itaatkâr olduklarını ve kaçmayı ya da isyan etmeyi bile düşünmeyen bireylere dönüştüklerini hayretler içinde not etmişlerdir.
Sizlere nacizane tavsiyem önce florürlü dismacunlarinizi çöpe atarak başlayın.Daha sonra namaz ya da gece yapılan zikir, dua, tefekkür ile epifiz bezini açmaya çalışarak İlâhi akışın nasıl büyük bir haz olduğunun tadına varın. Aksi halde bizleri ve çocuklarımızı köle olarak kullanmaya devam edecekler haberiniz olsun.
Alıntıdır.