Yöneticilere Nasihatler
Bir gün Hârûn Reşîd, Behlül ile görüşmek, hikmetli sözlerini duymak istedi. Bu şekilde adamlarını gönderip Behlül’ü getirmelerini söyledi. Gidenler Behlül’ü boş bir mezar içinde uyur buldular. Uyandırdıklarında;
“Siz ne yaptınız. Beni pâdişâhlık makâmından indirdiniz. Şimdi ben ne yapacağım.” dedi.
Görevliler gidip bu sözleri halîfeye bildirdiler. Hârûn Reşîd onun bu hâline bir mânâ veremedi, huzûruna geldiğinde;
“Ey Behlül! Bu ne iş. Sen hangi pâdişâhlıktan indirildin?” dedi.
O, bu soru üzerine;
“Ey Halîfe! Rüyâmda kendimi hükümdâr olmuş gördüm. Tahtımda oturuyordum. Hizmetçilerim vardı. Saltanat ve ihtişam içinde idim. Lâkin senin adamların beni uyandırdı ve tahtımdan oldum.”
Bu sözlere Hârûn Reşîd güldü ve;
“Ey Behlül! Rüyâdaki pâdişâhlığa îtibâr olur mu?” dedi.
Bunun üzerine Behlül hazretleri;
“Ey müminlerin emîri! Benim hükümdarlığım ile seninki arasında ne fark var. İkisi de bu fani dünyada bir rüya değil midir. Benim hükümdarlığım gözlerimi açınca son buldu. Seninki ise sen gözlerini yumunca son bulacak. Üstelik ben hükümdarlığımda yaptığım şeylerden sorumlu değilim. Sen ise yaptıklarının tek tek hesabını vereceksin. Şimdi söyle bakalım. Hangimizin hükümdarlığı daha iyidir” dedi.
Bunun üzerine Hârûn Reşîd söyleyecek söz bulamadı. Ağlamaya başladı. “Ey Behlül bana biraz nasihat eder misin” dedi.
Behlül Dana; “Ey Halife; Ne nasîhatı istiyorsun? Şu sarayına bak, bir de kabirlere bak! Bunlardan ibret almayan, nasîhat almayan nelerden alır! Hâlin ne olacak, ey müminlerin emîri! Yarın Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna çıkacaksın. Büyük küçük yaptığın her şeyden suâl olunacaksın. Bunlara nasıl cevap vereceksin iyi düşün! Bu hesap zamânında aç ve susuz olacaksın, çıplak bulunacaksın. Orada bulunanlar sana bakıp gülecekler. Perişan hâlin orada meydana çıkacak, başka nasîhatı ne yapacaksın?” dedi.