Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, Allah-u Teâla’nın veli kullarını ziyaret edip, onların duasını almayı, feyz ve bereketlerine kavuşmayı arzu ederdi.
Bir defasında, devrinin evliyâsından Vefâ-i Konevî’yi ziyarete gitti. Bu meşhur zâtı hiç görmemişti. Vefâ-i Konevî’nin kapısına kadar bizzat gitti. İçeri girmek için müsâade istedi.
Şeyh Ebu-l Vefâ, Padişahın kendisini ziyaretine izin vermedi. Bizans surlarını yıkan o yüce Padişah, garip bir dervişin kapıyı açmaması üzerine dönüp gitti. Âdetâ ağlar bir hâli vardı.
Şeyh Vefâ’nın talebeleri:
“Efendim, neden Padişahı kabul etmediniz?” diye, gözlerinden yaşlar akan hocalarına sordular ve “Hem siz üzüldünüz, hemde o” dediler.
Vefâ Hazretleri:
“Doğru söylersiniz. Ama inanıyorum ki, benim ona olan sevgim ve onun bize olan ihtiyacı, bize asıl vazifemizi unutturacak kadar fazladır. Dostluğumuz ve sohbetimiz, birçok insanın işinin yarım kalmasına sebep olacaktı.”
“Şimdi anladınız mı, sultanı neden kabul etmiyorum?” cevabını verdi.