Necip Ecdadımızın hükümran olduğu Osmanlı döneminde; İnsana,İnsanın yaşam hakkına,şeref,haysiyyet,onur ve özgürlüğüne gösterdiği hassasiyete bir bakalım.
Dönemlerinde;
1-Pencerenin önünde sarı çiçek varsa,Bu evde hasta var.Evin önünde hatta bu sokakta gürültü yapmama anlamına işaret edildiği anlaşılırdı.
2- Pencerenin önünde kırmızı çiçek varsa,Bu evde gelinlik çağına gelmiş bekar kız var.Evin önünden geçerken konuşmalarına dikkat et.Küfür etme ve küfür anlamına gelecek bir söz sarfetme.
3- Kız istemeye gelindiğin de,damat adayının namaz kılıp kılmadığını anlamak için pantolonunun diz izine bakılırdı.Ve ona göre tavır alınırdı.
4-Kahvenin yanında su gelirdi.Şayet misafir toksa önce kahveyi alır.Açsa suyu alırdı.Ona göre misafire ya yemek sofrası hazırlanır ya da meyva ikram edilirdi.
5-Kapıların üstünde iki tokmak olurdu.Biri kalın biri ince, gelen bayansa kapıyı ince tokmakla vururdu. Evin hanımı kapıyı ev haliyle bile açardı. Erkekse kalın tokmakla kapıyı vururdu.Evin hanımı kapıyı ya örtünüp açar ya da Bi mahremi ( kocası vs .. ) açardı ..
6-Peygamber efendimiz ( S.A.V. )’in 63 yaşında vefatından dolayı,63 yaşını geçmiş büyüklerimize yaşları sorulduğunda Haddi aştık derlerdi ..
7-Yolda küçük büyüğünün önünden yürümezdi.Saygıyle arkasından takip ederdi
8-Cuma namazına esnaf,kuyumcular da dahil kapıya kilit vurmadan giderlerdi.
9-Zekat Ramazandan önce Şabanda verilmeye özen gösterilirdi ki Fakir fukara Ramazana erzaksız girmesin.
10-Esnaf Ramazan ayında toplanıp gerçek bir ihtiyaç sahibinin borç defterini kapatırdı.
Şimdi düşünelim: ~Nereden nereye gelmişiz. ~Etrafımızla ve Kendimizle ne kadar yabancılaşmışız. ~Nezaketin, güzel ahlakın, öz sevginin,insana karşı davranışın,yardımlaşmanın hakiki saygının Dünyayı kurtardığını unutup;herşeyin maddeyle ve bencillikler halledileceğini düşünür olduk. Heyhat halimize…